Erkeklerimiz ve rus kadinlari
1 sayfadaki 1 sayfası
Erkeklerimiz ve rus kadinlari
Dünya tecavüz ligi diye bir şey olsaydı, herhalde Türkiye olarak liderliğe talip olurduk.
Gazetelere bakılırsa memlekette durmadan tecavüz, taciz, “namus cinayeti”, cinsel suçlardan yargılanma, hüküm giyme ve hafifletici nedenlerle yakayı sıyırma haberleri üretiliyor.
Bu gazeteler bir yandan cinsel sapıklık ve suçları kınarken, öbür yandan sayfalarını ve sitelerini açık saçık fotoğraflarla ve “kim, kimi, nasıl?” dedikodularıyla dolduruyorlar.
Bir yandan Türk erkeğinin seks düşkünlüğünü anlatıyorlar; Alman, Rus, Hollandalı demeden dünya kadınlarını nasıl “fethettiğimizin” destanlarını yazıyorlar... Diğer yandan Türk kadınının cinsel açıdan mutsuz olduğuyla ilgili araştırmalar yayımlıyorlar...
Giderek sıkışan bir mengenenin içine hapsolmuş zavallı Türk erkeği ise, “sabır- hayal-patlama” üçgeninde sinirli voltalar atıyor...
* * *
Bizim memlekette erkekler hep “silahlı” dolaşırlar. Silahları cinsellikleridir. O silahı koruma ve hakkıyla kullanma kaygısı bazen hayatı zindan eder onlara. Erkek olmak zor zanaattır.
Bizim memlekette erkekler hep birilerinin kendilerini aşağılayacağı korkusuyla gezerler ve bu korkuyu belli etmemek için sert yüz ifadeleri kullanırlar. Çabuk alınırlar ve kendilerine hakaret ettiğini düşündükleri kişiyi cezalandırma kararını düşünmeden alırlar. “Gözü karalık” olumsuz bir özellik değil, övgüye değer yanlarıdır.
Bizim memlekette küfür için bıçak çekilir, adam vurulur. Pek çok ülkede, örneğin, benim yaşadığım Rusya’da küfür edilen kişi öldürmez, hatta çoğu kez olay bile çıkarmaz. Ama bizim erkeklerimiz küfürde dillendirilen eylemi ve kişileri anında gözünün önünde canlandırır; anasını, karısını kurban etmemek için hayatını ortaya koyar.
Bizim memlekette erkekler pek de hakkıyla kullanamadıkları için hep açlık çeken cinselliklerini her alanda sınamayı düşlerler. Yalnızca zor erişilir bir keyif aracı değildir cinsellik. Bazen bir cezalandırma biçimidir. Düşmanının dişisine “kötülük yapma” güdüsü bu çarpık cezalandırma anlayışından doğar.
* * *
Amerikalılar, Saddam’ın oğlu Uday’ın malikanesinde binlerce porno yayın, yüzlerce kadının telefon numarası, bir de içinde “Avrupa’da senin gibi erkek yok” cümlesi geçen mektup bulmuşlardı...
Uday’ın yatak odasının duvarını ise Bush’un ikiz kızları Jenna ve Barbara’nın fotoğrafları süslüyordu.
Onlar dünyanın en güzel veya seksi kızları oldukları için mi? Elbette hayır. Ama “Saddam’ın oğlu” illa “Bush’un kızları”nı istiyor, çarpık seksi özlemlerini, siyasi ve askeri realitelerle bulamaç yapıp kendine böyle bir cinsel fantezi sunuyordu.
Eminim Uday, elinde olsa bu fantaziyi gerçekleştirmek için Irak’ın yarısını verirdi.
Ama şimdi Irak’ın tümüyle birlikte Uday da gitti. Yalnızca çarpık fantezileriyle birlikte yıkılan bir duvardan izler kaldı geride.
Ya Türk erkekleri? Onların duvarlarını ve hayallerini süsleyen kadınların hepsinin dünya güzeli olduğunu mu düşünüyorsunuz?..
* * *
Bizim memlekette erkekler güçsüz ve kırılgandır. Bunu belli etmemek için şiddeti el altında tutarlar. Bakışları, jestleri, tavırları serttir. Cesaretleri hep “kanıtlanmak” ister. Korkularını bastırmak için korkuturlar.
Bizim memlekette erkekler bir türlü gideremedikleri cinsel iştahlarını yatıştırmak için düşlerini saldırganlığa mahkum ederler. Zengin fantezileri sanata, spora, politikaya taşar. Nice büyük zaferler kazanırlar bu fantezilerde.
Gerçek hayattaki zaferleri ise acınacak kadar azdır.
Gazetelere bakılırsa memlekette durmadan tecavüz, taciz, “namus cinayeti”, cinsel suçlardan yargılanma, hüküm giyme ve hafifletici nedenlerle yakayı sıyırma haberleri üretiliyor.
Bu gazeteler bir yandan cinsel sapıklık ve suçları kınarken, öbür yandan sayfalarını ve sitelerini açık saçık fotoğraflarla ve “kim, kimi, nasıl?” dedikodularıyla dolduruyorlar.
Bir yandan Türk erkeğinin seks düşkünlüğünü anlatıyorlar; Alman, Rus, Hollandalı demeden dünya kadınlarını nasıl “fethettiğimizin” destanlarını yazıyorlar... Diğer yandan Türk kadınının cinsel açıdan mutsuz olduğuyla ilgili araştırmalar yayımlıyorlar...
Giderek sıkışan bir mengenenin içine hapsolmuş zavallı Türk erkeği ise, “sabır- hayal-patlama” üçgeninde sinirli voltalar atıyor...
* * *
Bizim memlekette erkekler hep “silahlı” dolaşırlar. Silahları cinsellikleridir. O silahı koruma ve hakkıyla kullanma kaygısı bazen hayatı zindan eder onlara. Erkek olmak zor zanaattır.
Bizim memlekette erkekler hep birilerinin kendilerini aşağılayacağı korkusuyla gezerler ve bu korkuyu belli etmemek için sert yüz ifadeleri kullanırlar. Çabuk alınırlar ve kendilerine hakaret ettiğini düşündükleri kişiyi cezalandırma kararını düşünmeden alırlar. “Gözü karalık” olumsuz bir özellik değil, övgüye değer yanlarıdır.
Bizim memlekette küfür için bıçak çekilir, adam vurulur. Pek çok ülkede, örneğin, benim yaşadığım Rusya’da küfür edilen kişi öldürmez, hatta çoğu kez olay bile çıkarmaz. Ama bizim erkeklerimiz küfürde dillendirilen eylemi ve kişileri anında gözünün önünde canlandırır; anasını, karısını kurban etmemek için hayatını ortaya koyar.
Bizim memlekette erkekler pek de hakkıyla kullanamadıkları için hep açlık çeken cinselliklerini her alanda sınamayı düşlerler. Yalnızca zor erişilir bir keyif aracı değildir cinsellik. Bazen bir cezalandırma biçimidir. Düşmanının dişisine “kötülük yapma” güdüsü bu çarpık cezalandırma anlayışından doğar.
* * *
Amerikalılar, Saddam’ın oğlu Uday’ın malikanesinde binlerce porno yayın, yüzlerce kadının telefon numarası, bir de içinde “Avrupa’da senin gibi erkek yok” cümlesi geçen mektup bulmuşlardı...
Uday’ın yatak odasının duvarını ise Bush’un ikiz kızları Jenna ve Barbara’nın fotoğrafları süslüyordu.
Onlar dünyanın en güzel veya seksi kızları oldukları için mi? Elbette hayır. Ama “Saddam’ın oğlu” illa “Bush’un kızları”nı istiyor, çarpık seksi özlemlerini, siyasi ve askeri realitelerle bulamaç yapıp kendine böyle bir cinsel fantezi sunuyordu.
Eminim Uday, elinde olsa bu fantaziyi gerçekleştirmek için Irak’ın yarısını verirdi.
Ama şimdi Irak’ın tümüyle birlikte Uday da gitti. Yalnızca çarpık fantezileriyle birlikte yıkılan bir duvardan izler kaldı geride.
Ya Türk erkekleri? Onların duvarlarını ve hayallerini süsleyen kadınların hepsinin dünya güzeli olduğunu mu düşünüyorsunuz?..
* * *
Bizim memlekette erkekler güçsüz ve kırılgandır. Bunu belli etmemek için şiddeti el altında tutarlar. Bakışları, jestleri, tavırları serttir. Cesaretleri hep “kanıtlanmak” ister. Korkularını bastırmak için korkuturlar.
Bizim memlekette erkekler bir türlü gideremedikleri cinsel iştahlarını yatıştırmak için düşlerini saldırganlığa mahkum ederler. Zengin fantezileri sanata, spora, politikaya taşar. Nice büyük zaferler kazanırlar bu fantezilerde.
Gerçek hayattaki zaferleri ise acınacak kadar azdır.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz